Dünya kavruluyor, insan bedeninin dayanamayacağı sıcaklıklarla boğuşuyoruz ve ne yazık ki bunlar iyi günlerimiz.

Tarım arazileri,ürünler tehdit altında.Biz ne alalım,nasıl daha iyi hissedelim kendimizi derken gerçek bir açlıkla mücadele ile hayatımızın son yıllarımızı geçirebilir miyiz acaba diye düşünmüyor değilim

Bugün, bir raporda toplam FMCG(hızlı tüketim ürünleri) büyümesinin 2022 yılında %99 büyüme kaydettiğini okudum. Gıdada, atıştırmalık ve içecek sektörü en çok büyüyen grup olmuş.Tüketim davranışları da gerek ekonomik gerekse yaşam şekillerinin farklılaşmasından etkilemiş ve tüketiciler küçük paketlere yönelmiş.(*)

Raporda en çok dikkatimi çeken gruplar, sağlıklı beslenme ve zinde olma arayışı konuları oldu.Sağlıklı ürün almak isteyen tüketici fiyat ikiliminde kalıyormuş. Ana öğün yerine geçecek alternatif gıdaların, ucuz paketleme yöntemi ile tüketiciye sunulmasının sektörde başarılı olmak için önemli olduğu vurgulanıyor.Ayrıca fiziksel ve ruhsal iyi hissettirecek gıdalara olan talep artıyormuş.

İnovatif ürünlerin fiyat – değer algısı yanılgısına düşmeden üretilmesi gerektiği de savunuluyor.

Peki Türkiye’deki bir üretici bu değerleri nasıl yaratacak?

KDV artışı yapıldığı hafta detaylı bir tablo hazırlamıştım. Tüketiciye ulaşan gıdanın KDV’sinin %1 gözükürken teknik olarak ortalamada %15 civarında. Hammadde dışındaki tüm girdilerin KDV’si %20’lere geldi.İşin daha dramatik kısmı, hammadde ve sarf malzeme girdilerin hemen hepsi dolar olarak fiyatlanıyor.

Bu durumda üretici, günlük olarak fiyat artışına maruz kalıyor. 

Türkiye’de gıda üretiminin en baştan şekillenmesi lazım.Tedarik zincirinden, nihai tüketiciye ulaştırılmasına, denetlenmesinden KDV’sine bu kitabı en baştan yazmamız gerekiyor.

Tarım Bakanlığı denetimi değil, Sağlık Bakanlığı denetimine de tabii olmamız ve denetimlerin bağımsız denetçiler tarafından yapılması gerekiyor. Ard arda iki denetimde olumsuzluk yaşayan firmalara gerçek yaptırımlar uygulanırken, süreçlerini eksiksiz yönetenlere de vergi vb. destekler sağlanması sistemi disipline eden bir yapıya kavuşturacaktır.

Greenwashing ile sadece tüketiciyi aldatmaya yönelik sözde sürdürülebilirlik showları yerine doğru süreçlerin işlediği,hammaddenin yakınında kurulan tesislerde işlenen ürünlerin çok daha efektif ve güvenilir dağıtım kanalları ile tüketiciye ulaştırıldığı bir sistemin kurulması o kadar da zor değil aslında.

Yediğimizi bilmediğimiz her gün hastalıklara bir adım daha yaklaşıyoruz.İklim krizi,gıda üreticilerin ard arda pes etmesi hikayenin sonu ile ilgili beni tedirgin etmiyor değil.

Evde yapmanız,üretmeniz sistemdeki sorunu çözmeyeceği gibi bir çok şeyi yediğinizi sanırken zarar görmenize de neden olacak.

Avrupa’da olduğu gibi lokal ürünü,üreticiyi destekleyen satış kanallarının kurulması zor değil ama köşeleri tutan zincir marketler yüzünden neredeyse imkansız.

“Yerli üretim” mantığının, etikete basılan bir logodan öteye gideceği günlerin taşlarını belki beraber dizmeliyiz.

Merve Ülker

Kaynakça :(*) https://www.marketingturkiye.com.tr/haberler/fmcg-perakendesinde-one-cikan-trendler/